Billur Saatçi’nin Moda Notları
İnci Özay Hatipoğlu Yemek Notları
Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen moda haftamızın ardından önümüzdeki sonbahar-kış sezonunda öne çıkan trendleri, tasarımcıları ve tasarımlarının ardındaki ilhamı her zamanki gibi sizlerle paylaşmak istedim.
Her sezon sadece tasarımlarıyla değil, müziğiyle, koreografisiyle, sahneye taşıdığı sürpriz isimlerle ve en önemlisi sahiplendiği güçlü mottolarla en heyecanla beklediğim defilelerin başında kesinlikle sevgili DB Berdan geliyor.
Bu sezon; samimiyetle kendin olmanın güzelliğini, “Senin gücün sen olman” sloganı ile sunan DB Berdan, pozitif mesajlar vererek insanları, içinde sır gibi tuttukları güçleri dışarı çıkarmalarına teşvik eden, 80’ler ve 90’lar döneminden esinlendiği, 45 parçalık güçlü bir koleksiyon ile karşımıza çıktı.
80’lerde filizlenen hip-hop ve Harlem kültüründen öğeler taşıyan koleksiyonda; üçgen kollar, kısa cropped-toplar, rüzgarlık görünümlü elbiseler, 80’li yılların eşofman alt-üst kombinasyonları, yarasa kollar, belden daracık üste doğru genişleyen saten elbiseler, ceket-pantolon powersuit takım elbiseler, kimonolar, ultra büyük kollu sweatshirt-elbiseler, geometrik kalıplar, metalik kumaşlar, rugan-yılan deri detaylar koleksiyonun en göze çarpan detaylarından sadece birkaçı. Bu sezon ayrıca DB Berdan koleksiyonunda daha fazla sayıda erkek tasarımı görmek de çok güzeldi. Yeni sezonda tasarımcı Gökhan Yavaş ile işbirliği yaparak erkek koleksiyonunu genişlettiğini de müjdelemiş oldu.
Hayatımda bir ilke daha imza atmış oldum; sevgili Mehtap Eladi defilesinden hemen önce, koleksiyonun ardındaki hikâyeyi kendisinden dinleyince, defilenin sonunda kendimi gözyaşları içinde bulmuştum. İlhamını ve hikâyesini annesi Sevim Hanım’dan alan Mehtap Elaidi; annesinin hareketli gençlik yıllarından başlayıp, 80’lerinde demansla tanışmasıyla, nasıl canlı bir hayatın huzurlu bir inzivaya dönüştüğünü tasarımlarıyla ve onlara eşlik eden harika bir müzik seçimiyle podyuma taşıdı. Gençlik yıllarını yansıtan; desenlerin, pembelerin, kırmızıların ön plana çıktığı ilk bölümün ardından, 70’lerin daha özgür detaylarını, bol paça pantolonları ile ayakları yere basan bir tavra bürünen koleksiyonunun finalinde ise annesinin yaşadığı demans nedeniyle hatırlamadıklarından anılar yaratma çabasını, her gün sıfırdan başlayan yeni bir günü, bembeyaz tasarımlarla podyuma taşıdı.
Bugüne kadar hazırladığı koleksiyonlarda ilham aldığı kişileri İstanbul ile harmanlayan sevgili Gül Ağış, Meksika’dan esinlendiği Frida Kahlo koleksiyonun ardından Agatha Cristie’yi aynı şekilde İstanbul’a taşımıştı. Şimdi de sonbahar-kış koleksiyonu için Kyoto’yu İstanbul’a getirdi. Japonya’nın Zen bahçelerinden ilham alıp, İstanbul’un kaosu ile bir araya getirip sunduğu koleksiyonunda; 70’li yılların sonu 80’lerin başına gönderme yapan formlar, mat ve parlak yüzeylerin iç içe geçtiği eklektik dokuların daha ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Her zamanki gibi muazzam bir bütünlük, styling ve ince işçilik ile en sevdiğim defilelerden biri kesinlikle sevgili Gül Ağış’ınki oldu.
Geçtiğimiz sezonlarda “mini runway”de defile yapan sevgili Şansım, bu sezon ilk defa “runway”de, tam da “runway”e yakışır şekilde güçlü bir defile ile karşımıza çıktı. Geçen sezon sunduğu “Earth and Ocean”ın devamı niteliğinde bir koleksiyon sunan Şansım’ın romantik siluetleri bu sezon karşımıza rock-chic detaylarla daha sert ve asi bir hale bürünerek çıktı. 70’li yılların rock grupları ve özellikle Mick Jagger’dan ilham aldığı koleksiyonunu ise kendi ayakları üzerinde durabilen, güçlü, kendine inanan kadınlara ithaf etmiş. Ceketli takımlar, tulumlar, asimetrik pilise etekler, yırtmaçlı pantolonlar, iri kollu ceketler ve bluzlar, volanlı ve farbalalı elbiselerden oluşan koleksiyonda ilk defa el örgüsü, sweatshirt ve deri ceket gibi daha dinamik parçalara da yer vermiş. Malzeme açısından da oldukça zengin bir seçkiyle karşımıza çıkan Şansım; deri, denim, kadife, tül ve paraşüt kumaşını bir arada kullanmış. Pilise ve plisoley detaylarının, mavi, fuşya, bej tonlarının ağırlıkta olduğu koleksiyonda, tüllerden oluşan abartılı farbelalar, işlemeler ve her sezon karşımıza çıkan artık imzası niteliğinde olan güçlü, iri ve hacimli kollar koleksiyonun kesinlikle en dikkat çekici detayları arasındaydı.
Sevgili Aslı Filinta, yine kendi kültürümüz ve tarihimizden ilham alarak oluşturduğu koleksiyonlarına bir yenisini daha ekleyip, bu defa ilhamını İstanbul sokaklarındaki trafik ışıklarında çiçek satan çiçekçi kadınlardan almış. Her sezon için koleksiyonun hikâyesine uygun desenler tasarlayan Aslı Filinta, İstanbul sokaklarında çiçek satan kadınların zamansız ve benzersiz kombinlerini gözlemleyip, kıyafetlerinden ilhamını alarak bu sezon için birbirinden renkli desenler yaratmış.
Plise etekler, kareli ve güllü önlükler, çiçek desenli elbiseler ve yamalı kumaşlar karşımıza çıkarken; farklı aksesuar ve kumaşları beraber kullanmayı imzası haline getiren Aslı, bu sezon da ipek, payetli, kaşmir ve pamuklu kumaşları birleştirerek kullanmış.
Tasarımların ve sunumun yanı sıra Aslı Filinta defilesinin öne çıkan diğer bir özelliği ise; defilede sadece Türk modellere yer vermesiydi. Günümüz Türk moda alanında bir ilk olan bu düşünceli davranış ile Aslı yabancı modeller karşısında şans verilmeyen Türk modellerine öncelikli fırsat sunmak adına hem dikkat çekici hem de bolca alkış toplayan bir ilke imza attı.
Moda haftasının kapanışını, Haute Couture deyince sadece Türkiye’de değil dünyada da kendini duyuran Zeynep Tosun yaptı. Zeynep Tosun geçtiğimiz yıl başlattığı #letsrisetogether felsefesiyle hayatın içinde üreterek var olan, güçlü, yaratıcı işlerde çalışan kadından ilham alarak hayata geçirdiği koleksiyonunda yine muazzam bir işçilik, yaratıcılık ve emek ile kendine hayran bıraktı.
Zeynep Tosun’un imzası haline gelen Bartınlı kadınların kendisine özel işlediği metal gümüş iplikler kullanılarak yapılan tel kırmalar, Kastamonu düğümleri, el işleri, boru işlemeler, Ayvalık işleri derken kendi topraklarımızdaki yaratıcı zanaatları bir arada, mükemmel bir bütünlük içinde görmek çok güzeldi.
Uludağ Premium kobalt mavisinin de hakim olduğu sonbahar-kış sezonunun da sadece kadın koleksiyonları değil; en az onlar kadar güçlü, renkli ve yaratıcı erkek koleksiyonları da dikkat çekiciydi. Galeride en beğendiklerim arasında; Gökhan Yavaş, Niyazi Erdoğan, Brand Who ve Emre Erdemoğlu’nun da tasarımlarını bulabilirsiniz.